Ümit Özdağ, cezaevinde yaptığı görüşmeden edindiği izlenimleri şöyle aktardı:
“Ekrem Başkan, hem siyasi sorumluluğunun hem de halkın kendisine duyduğu güvenin bilincinde. Bu süreçte toplumla iletişim kuramamak onu derinden üzüyor. Kendisinin sesi ve görüntüsü hukuki bir karar olmaksızın kamuoyundan gizleniyor. Henüz suçluluğu kanıtlanmamış bir siyasetçiye yönelik bu ambargonun devam etmesi, hem anayasal haklara hem de demokratik şeffaflığa açık bir aykırılık teşkil ediyor.”
“Canlı Yayın Kararları Olumlu Ancak Yetersiz”
Özdağ, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin duruşmaların TRT ekranlarından canlı yayınlanmasına verdiği desteği hatırlattı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın da bu yönde bir soruya olumlu yanıt verdiğini belirtti. Ancak tüm bunlara rağmen İmamoğlu’nun kamuoyuyla doğrudan iletişim kurmasına engel olunmasının ciddi bir sorun olduğunu vurguladı.
“Bu olumlu sinyallere rağmen hâlâ Ekrem Bey'in sesi kısılıyor. Bu kabul edilemez. Hakkında kesinleşmiş bir hüküm bulunmayan bir siyasetçinin halka ulaşmasını engellemek demokratik değerlere aykırıdır. Ekrem Başkan, bu bağlamda açık bir çağrıda bulunuyor: Uygulanan görüntü ve ses yasağı kaldırılsın.”
“Bu Talebin Arkasındayız”
Ümit Özdağ, bu çağrının yalnızca İmamoğlu’nun değil, adil yargılama, ifade özgürlüğü ve halkın bilgiye erişim hakkını savunan herkesin talebi olduğunu söyledi. Zafer Partisi olarak bu çağrının kamuoyuna aktarılması ve desteklenmesi konusunda İmamoğlu’nun yanında olduklarını vurguladı:
“Sayın İmamoğlu’nun mesajlarını kamuoyuyla paylaşmasına engel olmak, halkın bilgi edinme hakkını da gasp etmektir. Biz bu antidemokratik uygulamanın sona ermesini istiyoruz. Ekrem Başkan’ın talebi son derece haklıdır, biz de onun arkasındayız.”
Kamuoyunun Gözü Şimdi Bu Yasağın Kaldırılmasında
İmamoğlu’na yönelik uygulanan ses ve görüntü yasağının ne zaman kaldırılacağı henüz netlik kazanmış değil. Ancak hem iktidar cephesinden gelen ılımlı mesajlar hem de muhalefet partilerinden yükselen tepkiler, bu konuda yeni bir sürecin başlayabileceğine işaret ediyor. Kamuoyunun dikkatle takip ettiği dava süreci, aynı zamanda Türkiye’de adalet ve ifade özgürlüğü konularının yeniden tartışmaya açılmasına neden oluyor.