Öcalan’ın "Komünalist Yoldaşlık" Mesajı Ne Anlama Geliyor? Ersan Şen’den Çarpıcı Çözümleme: “Ana Hedef Gerçekleşti”
Türkiye, terörsüz bir döneme geçiş sürecinde tarihi bir virajdan geçerken; terör örgütü PKK’nın silah bırakma kararı ve Abdullah Öcalan’ın İmralı’dan yaptığı videolu çağrı gündemin merkezine oturdu. TGRT Haber ekranlarında yayınlanan Taksim Meydanı programında konuşan Ceza Hukuku Uzmanı Prof. Dr. Ersan Şen, Öcalan’ın çağrısında yer alan bir ifadeye dikkat çekerek ses getirecek bir analizde bulundu.
"Silahın Değil, Barışın Gücüne İnanıyorum"
PKK elebaşı Abdullah Öcalan, videolu mesajında şu ifadeleri kullandı:
“Silahın değil, siyasetin ve toplumsal barışın gücüne inanıyorum. Ve sizi de bu ilkeyi hayata geçirmeye çağırıyorum.”
Bu çağrı, yıllardır süren çatışma sürecinde ilk defa bu kadar açık şekilde silah bırakmayı savunan bir ton taşıması açısından dikkat çekti. Öcalan’ın açıklamasının hemen ardından Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, 12 Temmuz Cumartesi günü önemli bir konuşma yapması bekleniyor. Süreç, DEM Parti heyetinin İmralı ziyareti ve sonrasında Cumhurbaşkanlığı’nda gerçekleşen görüşmelerle hız kazanmıştı.
“Komünalist Yoldaşlık”: Ne Anlatılmak İsteniyor?
Ersan Şen, programda yaptığı değerlendirmede, Öcalan’ın mesajında geçen "komünalist yoldaşlık" ifadesinin altını çizdi. Şen’e göre bu ifade, örgütün ideolojik yöneliminde bir kırılma noktasına işaret ediyor. Şen, Öcalan’ın şu sözlerini yorumladı:
“Varlık inkarına dayalı ve ayrı devlet amaçlı PKK hareketi ve dayandığı ulusal kurtuluş savaş stratejisine son verilmiştir. Varlık tanınmış, dolayısıyla ana amaç gerçekleşmiştir.”
Bu sözler, PKK’nın kuruluş felsefesinde yer alan bağımsız devlet hedefinden vazgeçildiği, artık Türkiye sınırları içinde "tanınan bir varlık" üzerinden yerel yönetim temelli, özerklik benzeri bir yapılanmanın hedeflendiği anlamına geliyor olabilir. Şen’e göre bu yaklaşım, "komünalist yoldaşlık" kavramıyla birlikte değerlendirildiğinde, merkezi devletten kopuk yerel yönetim arayışlarını çağrıştırıyor.
Tehlikeli Bir Yönelim mi?
Şen, bu yaklaşımın uygulanabilirliğinin son derece tartışmalı olduğuna vurgu yaparak, “Eğer bu mesaj üzerinden bir siyasi model inşa edilmeye çalışılırsa, bu Türkiye’nin coğrafi birliğini tehdit eder,” dedi. Ona göre, Öcalan’ın söylemleri örgütün silahlı mücadeleyi sonlandırarak siyasal alana geçmesini teşvik etse de, arka planda yeni bir modelin —belki de özerk bölgelere dayalı bir sistemin— zemini oluşturulmak isteniyor.
Siyasi ve Hukuki Açıdan Ne Anlama Geliyor?
Şen’in analizine göre Öcalan’ın açıklaması birkaç noktada dikkat çekici:
-
Silahlı Mücadelenin Sonlandırılması: Açıkça silahların bırakılmasına yönelik bir çağrı yapılmış olması, örgütün stratejisinde radikal bir değişim anlamına geliyor.
-
Ulusal Kurtuluş Retoriğinden Vazgeçiş: PKK’nın geçmişteki “ayrı devlet” söyleminin terk edildiği belirtiliyor.
-
Komünalist Vurguyla Yeni Yapılanma: Yerinden yönetim ya da özerklik gibi uygulamalara zemin hazırlayan bir yaklaşım ortaya konuyor.
Önümüzdeki Süreçte Ne Beklenmeli?
Bu açıklamaların ardından gözler 11 Temmuz’da Irak’ın Süleymaniye kentinde başlayacak olan sürece ve 12 Temmuz’da Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yapacağı açıklamaya çevrildi. Süreç, sadece Türkiye'nin iç siyaseti değil; bölgesel dengeler, güvenlik politikaları ve anayasal düzen açısından da yeni bir dönemin habercisi olabilir.
Sonuç:
Abdullah Öcalan’ın çağrısı, barışçıl bir dil kullanarak örgüte silahları bırakma çağrısı yapması bakımından önemli olmakla birlikte, alt metninde yatan siyasi vizyon tartışma yaratıyor. Ersan Şen’in tespiti, bu vizyonun arkasında merkeziyetçi yapının zayıflatılmasını ve yerel yönetimlerin güçlendirilmesini öngören bir modelin olabileceğini gösteriyor. Bu da sürecin sadece güvenlik boyutuyla değil, anayasa, hukuk ve siyasal sistem boyutuyla da ele alınmasını zorunlu kılıyor.